Sokratik Yöntem ile Düşünme
--
Batı felsefi düşüncesinin kurucu babalarından biri olan Sokrates, duruşmadaydı.
Çoğu Atinalı, filozofu gençleri yozlaştırmak ve tanrılarını tanımayı
reddetmekle suçlayarak onun devletin tehlikeli bir düşmanı olduğuna inanıyordu.
Ama Sokrates’ten tüm cevaplara sahip olduğunu iddia ettiği için değil, çok fazla soru sorduğu için korkuluyordu.
Resmi konuşmalardan nefret etse de filozof sıklıkla yabancıları ve arkadaşları ahlak ve toplum hakkında uzun konuşmalara dahil ederdi.
Bu tartışmalar münakaşa gibi değildi ve Sokrates net bir tavsiyede bulunmazdı. Aslında filozof ortağının cevaplarına yalnızca daha fazla soruyla cevap vererek genelde hiçbir şey bilmediğini iddia ederdi.
Ama bu süreç esnasında Sokrates mantıklarını irdeleyerek kusurlarını ortaya çıkarır ve her iki tarafın daha sağlam bir anlayışa ulaşmasına yardımcı olurdu.
Bu aydınlatıcı sorular, Sokrates’in destekçileri tarafından sevilmesine neden oldu. Öğrencilerinden ikisi, Plato ve Ksenofon, o kadar esinlenmişlerdi ki akıl hocalarının yöntemini kurgusal diyaloglarla tekrarladılar.
Bu uydurma diyaloglar, Sokratik Yöntem olarak bilinen şeyin mükemmel örneklerini oluşturdular.
Bu uydurma diyalogların birinde Sokrates, adalet ve adaletsizliğin
doğasını anladığından emin olan Euthydemus adında genç bir adamla sohbet etmektedir.
Sokrates, yalancılık ve hırsızlık gibi eylemleri adil ve haksız olarak
nitelendirmesini isteyerek öğrencinin değerlerini irdeler.
Euthydemus, kendinden emin bir şekilde haksızlık olarak sınıflandırır ama bu sadece başka bir soruya yol açar:
Bir komutanın düşman ordusunu kandırması ya da yağmalaması adil midir?
Euthydemus iddiasını değiştirir.
Bu eylemlerin düşmana yapıldığında adil, dosta yapıldığında haksız olduğunu iddia eder. Ama Sokrates’in soruları bitmez. Genç adamdan morallerini yükseltmek için birliğine yalan söyleyen bir komutanı
göz önünde bulundurmasını ister.
Çok geçmeden Euthydemus umutsuzluğa kapılır. Her cevap daha fazla soruna yol açıyormuş gibi görünüyor ve nihayetinde adaleti neyin
oluşturduğundan çok da emin olmadığını anlar.
Bu soru odaklı yaklaşımı kullanarak Sokrates, kendisini başkalarının
fikirlerini doğurmasına yardımcı olan bir ebe olarak tanımlıyor.
Soru sorma yöntemi, bireylerin irdelenmemiş varsayımlarını ortaya çıkarıp sonra da bu önyargılara meydan okuyor.
Her zaman kesin cevaplar sağlamıyor ancak bu yöntem soruların
netleşmesine yardımcı oluyor ve çelişkili ya da sirküler mantığı ortadan kaldırıyor.
Mantık çerçevesinde yol gösteren bir sorgulama hattını takip ederek hem soruyu soran hem de cevaplayan kişiler beklenmedik yerlerde kendilerini bulabiliyorlar.
Bu teknik sohbetin içeriğiyle sınırlı değil, bu da onu çeşitli alanlarda
oldukça yararlı kılıyor. Rönesans sırasında bu yöntem klinik tıpı öğretirken kullanılıyordu.
Öğrenciler mantıklarını farklı teşhisler için kullanırken bir doktor varsayımlarını sorgular ve tartışmayı yatıştırırdı. Bu modelde, bu yöntem kesin sonuçlar bile doğurabiliyordu. Bu aynı yaklaşım daha sonrasında
astronomi, botanik ve matematik gibi diğer bilim alanlarında da kullanılmıştı.
İngiliz Reformasyonu sonrasında da soyut inanç sorularını
ele almak için uyarlanmıştı. 19. yüzyılda ise bu yöntem
Amerikan hukuk eğitiminin önemli bir parçası haline geldi.
Profesörler, beklenmedik varsayımsal durumlarla meydan okuyarak öğrencilerin adli muhakeme anlayışlarını keşfettiler.
Bu yöntem günümüzde yasa çıkarmanın istenmeyen etkilerini düşünmek için ABD Yüksek Mahkemesi tarafından halen kullanılıyor.
Sokratik Yöntem eleştirel muhakemeye dayanan neredeyse her konuyu
öğretmek için uyarlanabilir ancak başarısı uygulayan öğretmene bağlı.
Etkili bir Sokratik eğitmen alanında uzman olmalı. Öğrencilerine zorbalık yapmak ya da üstün akıllarını göstermek yerine mütevazı, gerçekten meraklı olmalı ve her katkıya olumlu bakmalılar.
Bu bakımdan Sokrates’in kendisi bile en usta Sokratik öğretmen olmayabilir.
Tarihçiler, Atina’nın belli demokrasi çeşitlerine karşı son derece eleştirel olduğuna inanıyorlar ve o endişeleri destekçilerine de
aktardığı biliniyor.
Bu baltalayıcı inançlar, halka açık forumlarda çarpıtılıyordu ve öğrencilerinden ikisini haince sonlara teşvik ettiği düşünülüyor.
Bu fikirlerin Sokrates’i mahkemeye taşıdığı ve en sonunda ölüm cezasına
çarptırdığı ise çok muhtemel.
Ama ölüm döşeğinde bile sanatçılar huzurlu bir filozof tasvir ediyorlar, nihai soruyu keşfetmeye çok meraklı bir filozof.